28 Aralık 2008 Pazar

Buldum:)




Evet bekledim bekledim ve muradıma ermiş bulunuyorum.İki haftalık ev arama maceram geçtiğimiz cuma günü sona erdi.Ev arkadaşımla umutsuz bir şekilde bakmak için çıktığımız son ev hayallerimizin eviymiş...Biz ise bunu yaklaşık on dakika sonra öğrendik ve öğrendiğimizde gözümüzdeki ışık o kadar belirgindi ki ev sahibiyle yaptığımız pazarlık çabalarımız pek sonuç vermedi.Ama biz çok daha kötü evlere vermeyi düşündüğüz fiyatı bu eve vermeye çoktan gönüllü olan kişiler olarak altı aylık sözleşmemizi yaptık bile:)Hatta dün ilk misafirimiz olarak kuzenim Reyda'yı ağırladık:)Bu gün de son aklayıp paklama işlemlerini tamamladık ve pazar keyfi yaptık.Çayımız , tvmiz ,internetimiz, kitabımız, sağlıklı yaşam adına yapılmış yemeklerimiz ile yeni evimizin keyfini çıkartıyoruz.Dostlarla daha da keyifleneceğini düşündüğüm evimize bekliyoruz efenim...(ilgililerin tek tek ismini söyletmeyin bana:D)

21 Aralık 2008 Pazar

ARIYORUM

Uzun ara verdim yazmaya.Biraz üşendim.Halbuki yazacak çok şey vardı.Bayramda Ankara'ya gittim.Çoooooooooooooooookkkkkkk özlediğim ailemle ,arkadaşlarımla,odamla,dershanemle yani Ankara'yı Ankara yapan her şeyle hasret giderdim.Çok güzel zaman geçirdim ve geri dönüş zorladı tabiki...


Bir kaç gündür buraya yeniden adapte olmaya çalışıyorum.İtiraf etmeliyim ki burada da özlediğim şeyler varmış;hastaneyi özlemişim,ingilizce kursumu hatta ingilizce konuşmayı özlemişim ve araba sürmeyi:) Fakat bu günlerde beni daraltan bir durum var.Ev arıyorum kendime ama bulamıyorum.Her gün aynı ilan sayfalarına bakmak ve fotoğraflarını gördüğüm şirin evlerin gerçeklerini gördüğümde uğradığım hayal kırıklığı ve bu evlere biçilen fiyatların gereksiz yüksekliği biraz umutlarımı söndürse de hala umut kırıntıları besliyorum.Sanmayın ki az paraya lüx ev arıyorum.Aradığımız ev ıkı kişi kalacağımız için 2+1 olsun ve döşeli bir ev olsun,bir de ısınması problemli olmasın istiyoruz.Yaşadığım şehir öğrenci kenti olduğu için bu evlerden bulmak zor değil fakat yine öğrenci kenti olmasından dolayı ev sahiplerinin kazıklayabileceği hazır bir kitlenin de olması anlamına geliyor ve evlerine hak etmediği fiyatları istiyorlar.Ama azimliyim .Bu konuya dair "arayan belasını da bulur ,mevlasını da","arayan derviş muradına erermiş" ata sözlerini de kulağıma küpe yaparak (beladan uzak tutacak bütün önlemleri almaya çalışıyorum ve azmimi yitirmemeye ) aramaya devam diyorum;)Birde ev arama konusunda tecrübeli arkadaşlara sesleniyorum ,benim bilmediğim ama sizin tecrübe ile kazanılmış bildikleriniz varsa bana da söyleyiiiiiiinnnn:))

27 Kasım 2008 Perşembe

Hesap Günü

Kısa çöp uzun çöpten hakkını alır, aldı ,alacak elbette;)

23 Kasım 2008 Pazar

Şşşşşş


Susmayı öğrenmem lazım eğer herşeyi anlatamayacaksam.Her zaman herşey anlatılmaz.Susturmalıyım kendimi beynindekileri anlatmaya sözcük bulamıyorsam, bazen karşıdakinin beni anlamayacağını biliyorsam ve en kötüsü sözcükleri buluyorsam , karşıdakinin de beni anlayacagını biliyorsam ama kırılırılcaksa birileri anlattıklarımdan.Olduki susmadım; duyduklarım beni , anlattıklarım ise birilerini incitiyor.

22 Kasım 2008 Cumartesi

Kendine İyi Bak


Amenna


Yaşayanlar bir gün ölür elbette
Ağaçlarla, balıklarla
Kuşlarla ben amenna

Ağlayanlar bir gün güler elbette
Uyanmakla, Anlamakla
Bilmekle ben amenna

Kısa çöp uzun çöpten hakkını alır elbette
Direnmekle, kurtulmakla
Barışla ben amenna

Öyle bir yerdeyim ki
Ne karanfil, ne kurbağa
Öyle bir yerdeyim ki
Bir yanım mavi yosun
Dalgalanır sularda
Bir yanım çocuk parkı çığlık çığlığa
Öyle bir yerdeyim ki
Anam gider allah allah
Dölüm düşmüş sokağa

Dostum dostum güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe

Hasan Hüseyin Korkmazgil

Vahşi kapitalizmden kurtulamayan arkadaşları yolluyoruz her gün,her gün birileri atılıyor işten ve birilerinin gidişine üzülürken o birilerinin arasında olmadığına sevinmek.Bir garip içim...

20 Kasım 2008 Perşembe

düüüütttt ... dütt


Efenim iki aylık aralıklarla çalıstığım araba sürme mücadeleminde baya baya sonuna gelmiş sayılırım.Derlerdi de inanmazdım trafiğin bir sürücü için ne kadar stresli olduğuna.Sürekli dikattini toplamak ,hem arkanı ,hem sağını solunu kontrol etmek aynı zamanda el ayak uyumunu sağlamak, kırmızı ışık gibi ,şerit kaybetmemek gibi,önünüze zamansız çıkan yayaya vurmamak gibi trafik kurallarını uygulamak,bunları bir arda yapareken seri olmak zor işmiş.Birde acemiliğinizden kaynaklanan yavaş araba kullanmanız sırasında arkanızda öten kornaları duymamak ne menem ne zor işmiş.Ne kolay ne zevkli işmiş sürücünün yanında oturup radyoya eşlik etmek yada bir sohbet açıp sürücününde katılmasını beklemek ve de arabayı süren kadar zorlanıyormuşcasına trafikten yakınmak akmayan trafiğe oflamak puflamak ya da telefonda araba kullanmakta olduğunu belirten arkadaşınızla sohbeti uzatmak.
Zooooorr zor işte ben bunu da başardım sanırım:)İki gündür tarafiğe çıkıyorum fenada sayılmam hani hepsini bir arada yaparken.Yanımda Şadi abinin ara sıra dur kızzzzz,yavaşlaaaaaaa gibi imdat çığlıkları olmuyor değil yada gergin suratının tehlikeyi atlatınca nasıl rahatladığını da farketmedim değil.Fakat bunları da kısa süre sonra ortadan kaldırabileceğimi düşünerek bu işi de başardığımı söylemeden ve kendimi tebrik etmeden geçemeyeceğim:)Artık ben de rahat sürücü koltuğu yanından kalkıp sürücü koltuğuna oturdum.Kazasız belasız iyi yolculuklar diliyorum şimdiden bana güvenip arabama bineceklere:)
NOT:Geriye kaldı n-2 iş;)

15 Kasım 2008 Cumartesi

Sürgün(amhacirra)


Yıllarca buraya sürgün edilen atalarımın buzamana kadar bu topraklara nasıl sürgün verdigini ,her geçen yıl daha bir derine kök saldıklarını dinledim.Ama hep akıllar anavatan topraklarındaydı.Halbuki bir bitki sürgün veriyosa toprağa yaşam belirtisi vardır, sevmistir yerini.Yeniden uzar boyu , büyür ve her geçen gün daha bir sıkı bağlanır toprağa.İlkbaharda yeşillenir ,çiçekler açar ,sonbarda yaprak döker, dalar uykuya.İşte atalarımdan buyana kök salmışken ve salıyorken bu vatanda ve sevmişken yerimizi, ne zaman geçse akıllardan abhazya bır burkulur içimiz (görmediğimiz)vatan der özleriz ve yeniden dönebilme ihtimalini düşleriz.
Şimdiyse tek başıma yaşadığımı hissediyorum bir sürgünü.Biraz mecburiyet hissi ile gelmiş oldugum bu şehirde sürgün veriyorum her geçen gün.Bir yıllık planlarımın bir kaç seneye dönüştügünü görüyorum.Seviyorum yeni toprağımı.Yeni bir işim var çokşey öğrenmek zorunda olduğum( bu beni mutlu ediyor),yeni yeni oluşan bir çevrem var,yeniden ingilizce öğrenmeye başladım(hatırlamakta diyebiliriz:)) ve eskisi kadar yeteneksiz değilim sanki;)Bir de yeniden üniversite, yine yeniden öğrencilik var hayatımda.Yani eskisi kadar zamanım yok uzunca yatıp uyumaya yada sık sık düşünüp düsündükçe derine dalıp kırgınlıklarımı yada üzüntülerimi hatırlamaya.Yani mutluyum ben burda:))Amaaaaaaaaa...Kök salmışken ,sürgünler vermeye başlamışken burada ne zaman duysam Ankara kelimesini yada ne zman gelse aklıma burkuluyor içim ,çok özlüyorum ve yeniden dönebilme ihtimalini düşlüyorum:)

14 Kasım 2008 Cuma

Başardım


Eveeeeeeeeeeet uzun bır süredir yapmayı planladığım ama bır turlu başlayamadığım işlerden birini daha bu gün sonlandırdım.Geriye kaldı n-1 tane iş:)
Blog açmak fikri öncelikle Derya hocanın özendirmeleriyle, Şamil abinin bilgilendirmesiyle ve Ayşe'nin bloğunu kıskanmamla pekişti ve bu gün artık bende bir blog açmış olmanın haklı grurunu yaşıyorum. Herbirine teşekkürlerimi borç biliyorum, onlar kadar başarılı blogcu olmayıda hedef ediniyorum;)
Herkese MERHABA