Sayın takipçilerimin beni kınadığını duyar gibiyim.Blog yazmak ciddi bir iştir,zaman ayırmak gerekir ve düzenli yazı yazmak blog yazarlığını geliştirir.Bense biraz savsak bir blog yazıcısı olarak gözüksem de sanmayın ki gerçek bu ve tembelliğimden uzun süre yazmıyorum.
Uzun süredir yaşadığım şehrin de bana sunduğu avantajları kullanarak iyi bir sinema takipçiliği yapmaktayım.Bu zamana kadar gittiğim filmlerde izlenmeye değer bulduğum iki film var.Biri gerçek bir hikayeden yola çıkarak çekilmiş olan Sahtekar.Başrolde Angelina Jolie olan bir Clint Eastwood filmi:)
Bir diğeri de Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi.Oyuncusu Brad Pitt olan David Fincher filmi.Film gerçek olması mümkün olmayan bir olayı o kadar etkileyici anlatmış ki çoğu zaman izleyicide gerçekte de olabilirlik hissiyatı yaratıyor yani gerçek dışılık yadırganmıyor.
Bilenler bilirler ben sinemaya gitmekten pek hoşlanmam.Film izlemek keyif işidir. İstediğim zaman ara vermeliyim yada hic ara vermek istemiyorsam ara vermek zorunda olmamalıyım.Sonra çokta rahat olmayan bir koltukta değil de ,istediğim koltukta yada yatagımda uzanarak izlemeyi tercih ederim.Bir de nekadar sessiz olursa olsun kalabalıkla izlemeyi sevmem filmi.Evde ya da odamda yalnız olmayı da tercih ederim.Bu nedenledir ki; eğer gittiğim film bu olumsuzlukları gözardı edebilecek kadar güzel değilse ,verdiğim paraya ve harcadığım zamana acıyorsam ozaman biraz anlamsız bulurum sinemaya gitmeyi ve uzun süre ayak basasım gelmez sinema denilen mekanlara.
Bu iki filmden çıkarken deydi be dedim,hatta yüzümde memnuniyet bildiren gülümseme de vardı ,hatta ve hatta ee nezaman izlerim ki bu tatta film birdaha sinemada diye geçirmedim değil içimden:)İtinayla seçtim ve gidilmesini şiddetle öneririm:D(gitmezseniz döverim bak:P)