Yıllarca buraya sürgün edilen atalarımın buzamana kadar bu topraklara nasıl sürgün verdigini ,her geçen yıl daha bir derine kök saldıklarını dinledim.Ama hep akıllar anavatan topraklarındaydı.Halbuki bir bitki sürgün veriyosa toprağa yaşam belirtisi vardır, sevmistir yerini.Yeniden uzar boyu , büyür ve her geçen gün daha bir sıkı bağlanır toprağa.İlkbaharda yeşillenir ,çiçekler açar ,sonbarda yaprak döker, dalar uykuya.İşte atalarımdan buyana kök salmışken ve salıyorken bu vatanda ve sevmişken yerimizi, ne zaman geçse akıllardan abhazya bır burkulur içimiz (görmediğimiz)vatan der özleriz ve yeniden dönebilme ihtimalini düşleriz.
Şimdiyse tek başıma yaşadığımı hissediyorum bir sürgünü.Biraz mecburiyet hissi ile gelmiş oldugum bu şehirde sürgün veriyorum her geçen gün.Bir yıllık planlarımın bir kaç seneye dönüştügünü görüyorum.Seviyorum yeni toprağımı.Yeni bir işim var çokşey öğrenmek zorunda olduğum( bu beni mutlu ediyor),yeni yeni oluşan bir çevrem var,yeniden ingilizce öğrenmeye başladım(hatırlamakta diyebiliriz:)) ve eskisi kadar yeteneksiz değilim sanki;)Bir de yeniden üniversite, yine yeniden öğrencilik var hayatımda.Yani eskisi kadar zamanım yok uzunca yatıp uyumaya yada sık sık düşünüp düsündükçe derine dalıp kırgınlıklarımı yada üzüntülerimi hatırlamaya.Yani mutluyum ben burda:))Amaaaaaaaaa...Kök salmışken ,sürgünler vermeye başlamışken burada ne zaman duysam Ankara kelimesini yada ne zman gelse aklıma burkuluyor içim ,çok özlüyorum ve yeniden dönebilme ihtimalini düşlüyorum:)