20 Nisan 2010 Salı

Ağzımda Bir Acılık Var:(

Hayat, saman tadı bırakır benim gibilerin ağzında. Neden? Çok çiğnediğimizden:) Çok çiğnemeyeceksin hayatı; İki çevirip yutacaksın acısı damağını çizmeden ve geniş olacak miden...
(Derya Aydogan)

16 Temmuz 2009 Perşembe

Duyduklarıma İnanamadım:)

Bendeniz metronun altından geçerken bir ailenin konuşmasına kulak misafiri oldum.Aslında biraz algıda seçicilik de vardı.Baba(50 yaş üzeri)ve kız(25-35) arasındaki sohbet şöyledir:
Kız:Eee baba adige ne, çerkes ne?Bağlantı ne yani?
Baba:Adigenin küçüğüne çerkes denir.
:))) Bilmeyen Adigeler varsa öğrene ;)

31 Mayıs 2009 Pazar

Askerlik Bittiiii

Teskere geldi çattı ve yarın hiç sevmediğim işimden "alın işinizi başınıza çalın"diyerek(tabiki içimden) ve çok mesuuut bir şekilde ayrılacağım.Darısı işyerinden nefret edenlere:)))

28 Mayıs 2009 Perşembe

Özlü Sözler

Bu girdim zaman içinde güncellenecektir.Burda arkadaşlarımdan duyduğum yada kendimin de ürettiği özlü sözleri bulunduracağım.İlk iki favorimle başlıyorum:)
*iş iyi birşey olsaydı üstüne para verilmezdi(emre)
*ama sevmem ,saygı severim(fatih);bü günlerde durumuma uygun olarak emrivaki sevmem,saygı severim diye de kullanıyorum:)
*hayatım kayıyor bir dilek tut:)

21 Mayıs 2009 Perşembe

Yolculuklarım


Dört günlük Ankara gezimi dün sabah bitirmiş oldum.Gidişin iple çekildiği, dönüşünse bir önceki dönüşe göre(her dönük bir öncekinden zor olmakta) zorladığı bir seferi daha tamamladım.
Önce aileyi görmek ,anneyi koklamak,anneanneden dualar almak,abla ve abiyle tadı damakta kalan sohbetler etmek ,Beytepe'de Ezginin Günlüğü'ne eşlik etmek,yanınızda birbirinizi büyüttüğünüz çocukluk arkadaşlarınızla çocuklar gibi coşmak, gondola binmek ve indiğimizde ölümün kıyısından geçmişçesine heyecanlanıp yaşadığınız gerilim dolu dakikaları anlatarak geyiğin suyunu çıkarmak.Sevdiğiniz insanlarla bir araya gelip kimisiyle üniversite geyiklerinizi tazelemek,kimisiyle tamamlamaya fırsat bulamadığınız cümlelere katıla katıla gülmek,kimisinin -derman olamasanızsa-sıkıntısını paylaşmak ve kendi sıkıntılarınızdan bahsetmek,kimisi ile küçük bir Ankara turu atmak ve herkesle yakında görüşmek üzere sözleşip ayrılmak...
Yani dört güne sığdırılmış ama iki ay tüketilecek anlar yaşandı, anılar hatırlatıldı:))
Ankara'da yaşamak hep keyifli gelirdi bana da, bu yıl daha bir anlam kazandı Ankara.Derin kökler saldığımız yerde bahar olmak kolay ,çiçekler açmak kolay,sonbaharları, kışları atlatmak kolay.
Ben bunları düşünürken telefonum çaldı ve sohbet arasında geçen bir cümlede takılı kaldı aklım " verilen mücadele mutlu olmak içinse neden mutsuz olduğumuz yerde bizi mutsuz eden insanlarla olalım Deniz?İnsan her yerde doyurur karnını" dedi ses.Evet dedim haklısın da...Sonra elimde ki kitap cevap verdi soruya "Hakkın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol.Bırak Hayat sana rağmen değil seninle beraber aksın."Hayatım bozulur,hayatımın altı üstüne gelir" diye endişe etme.Nereden biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olmayacağını?"
Herşeye rağmen güzeldi denemek ,başka şehirde mutlu olabilmek için mücadele vermek ve hayatımın altını merak edip biraz düzen bozmak:))

12 Mayıs 2009 Salı

Gün Bugündür:))

Efenim saçma sapan bir günün ardından eve geldim, yorgun ,keyifsiz.İzin almıştım Ankara'ya gitmek için ama yüzüm gülmemişti.Eve gelir gelmez attım kendimi parka bir yürüyüş yaptım.Eve gelince daha yorgundum ama keyifsizliğim azalmıştı.Üstüne azda uykuda bulurum huzuru dedim uyudum.Kalktığımda var hala keyifsizliğim az biraz ,açtım msnimi dost meclisim evimde.Az sohbet ettim ,baktım yüzümde gülümseme var.Sonra öğrendim ki şenliklerde Ankara'daymışım.Planlar yapıldı.Eee tabi yüzdeki gülümseme büyüdü ,bazen kahkahaya dönüştü:))Derken Sinemcim geldi "aldım biletimi geliyorum Türkiye'ye" dedi:)Baktım ki mutlu olmuşum bile.Seviyorum uzaktan da olsa beni dost meclisinde hissettiren sanal dünyayı:))

31 Mart 2009 Salı

Alamanya hayranlığım arttı:)


Yıllardır baş ağrısı şikayetlerim olurdu ve ben sinüzite bağlardım.Her yıl tedavisini olduğum sinüzit için bu sene de rutin kontrolümü yaptırmıştım fakat doktor bende sinüzit olmadığını söylemişti ve bende madem sinüzit yok da bu baş ağrısı ne diye düşünmüş, doktoru başarısız teşhis koymakla suçlamıştım.Ayrıca nezaman eve gitsem hep çok yorgun hissederdim kendimi.Bunu da çok hızlı yürümeme bağlamakla birlikte bacağımın kasılması da anne tarafımdan gelen irsi bir rahatsızlıktı benim için fakat yanıldığımı iki gün önce bir ayakkabımı ayakkabıcıya götürdüğümde anladım.Evet evet bir ayakkabıcı:))Hatta şikayetlerimi bana kendisi sıraladı:)
Ayakkabıcı amcam Ege şivesiyle konuşan, işini çok önemseyen ,Almanya görmüş ayakkabıcılık eğitimini oralarda almış biriydi ve alabildiğine ukala ama babacan tavrıyla beni mest etti.Mest etmekle kalmadı bütün şikayetlerimin nedenini de açıkladı ve teşhisi koydu.Ayak yapımdan kaynaklanan bir sıkıntıymış, çözümüde oldukça basit olan bu problem bende yıllarca nedenlerini başka şeylere bağladığım, yaşam kalitemi düşüren rahatsızlıklara yol açmış.Amcam yıllarca Almanyada bu işin eğitimi aldığını nerdeyse bir ortopedist kadar ayakta bulunan kemikleri ezbere bildiğini ve ayaktaki ortopedik bozuklukların ne gibi rahatsızlıklar yaratacağının da eğitimini aldığını söyledi.Sonra bana eli ile göstererek sorunun neden kaynaklandığını, neden bu şikayetlerin oluştuğunu anlattı.Ben azım açık amcamı dinlerken o anlatmaya devam etti.Almanya'dan ve oradaki işinden, kariyerinden söz açıldı.Şirketin ödemelerini üstlendiği işiyle ilgili eğitimlere devamlı katıldıklarını ve hatta şirketlerinin fotoğrafçılık gibi kurslara katılmalarını da sağladıklarını söyledi ve sonunda da " Türklerin yeteneği Avrupa'nın bilgisi birleşince benim gibi ayakkabıcılar yetişiyor"dedi:))
Bense biraz hayranlıkla teşekkür ettikten sonra kapıdan çıktım.Sonra anladım ki hayranlığımın ayakkabıcı amcama olduğundan çok Almanya'ya ve her işi ne kadar önemsedikleriydi sanırım:))