31 Mart 2009 Salı

Alamanya hayranlığım arttı:)


Yıllardır baş ağrısı şikayetlerim olurdu ve ben sinüzite bağlardım.Her yıl tedavisini olduğum sinüzit için bu sene de rutin kontrolümü yaptırmıştım fakat doktor bende sinüzit olmadığını söylemişti ve bende madem sinüzit yok da bu baş ağrısı ne diye düşünmüş, doktoru başarısız teşhis koymakla suçlamıştım.Ayrıca nezaman eve gitsem hep çok yorgun hissederdim kendimi.Bunu da çok hızlı yürümeme bağlamakla birlikte bacağımın kasılması da anne tarafımdan gelen irsi bir rahatsızlıktı benim için fakat yanıldığımı iki gün önce bir ayakkabımı ayakkabıcıya götürdüğümde anladım.Evet evet bir ayakkabıcı:))Hatta şikayetlerimi bana kendisi sıraladı:)
Ayakkabıcı amcam Ege şivesiyle konuşan, işini çok önemseyen ,Almanya görmüş ayakkabıcılık eğitimini oralarda almış biriydi ve alabildiğine ukala ama babacan tavrıyla beni mest etti.Mest etmekle kalmadı bütün şikayetlerimin nedenini de açıkladı ve teşhisi koydu.Ayak yapımdan kaynaklanan bir sıkıntıymış, çözümüde oldukça basit olan bu problem bende yıllarca nedenlerini başka şeylere bağladığım, yaşam kalitemi düşüren rahatsızlıklara yol açmış.Amcam yıllarca Almanyada bu işin eğitimi aldığını nerdeyse bir ortopedist kadar ayakta bulunan kemikleri ezbere bildiğini ve ayaktaki ortopedik bozuklukların ne gibi rahatsızlıklar yaratacağının da eğitimini aldığını söyledi.Sonra bana eli ile göstererek sorunun neden kaynaklandığını, neden bu şikayetlerin oluştuğunu anlattı.Ben azım açık amcamı dinlerken o anlatmaya devam etti.Almanya'dan ve oradaki işinden, kariyerinden söz açıldı.Şirketin ödemelerini üstlendiği işiyle ilgili eğitimlere devamlı katıldıklarını ve hatta şirketlerinin fotoğrafçılık gibi kurslara katılmalarını da sağladıklarını söyledi ve sonunda da " Türklerin yeteneği Avrupa'nın bilgisi birleşince benim gibi ayakkabıcılar yetişiyor"dedi:))
Bense biraz hayranlıkla teşekkür ettikten sonra kapıdan çıktım.Sonra anladım ki hayranlığımın ayakkabıcı amcama olduğundan çok Almanya'ya ve her işi ne kadar önemsedikleriydi sanırım:))

27 Mart 2009 Cuma

Ameliyatlar Sonrası İzlenimlerim:)

İş gereği yaklaşık on beş ameliyata gözlemci olarak girdim ve bunlardan en az beşi açık kalp ameliyatıydı.Bunun yanında anjiolar,kalbe stent takma ve balon işlemlerini de gördüm.Bu ayrıntıyı söylüyorum çünkü açık kalp ameliyatları ve kalple ilgili işlemler görebileceğiniz en kanlı, korkutucu ameliyatlar ve müdahaleler.Yinede bir kişiyi fiziksel olarak öldürüp yeniden yaşama bağlamak baya ilgi çekici.
Bir de bu ameliyatlar içerisinde sezeryanlar vardı ki en umut vericisi ve keyifli ameliyatlardandı.Bir bebeğin anne karnından çıkarılışı ve ciğerlerinin hava ile karşılaşınca cılız, ağlamayla karışık çıkardığı sesin yaşam belirtisi oluşu da ayrı güzeldi...
Diğer cerrahi müdahaleler ise insanların yaşam kalitesini arttıracak gerekli işlemlerdi benim için.
Bu ameliyatları izledim de ne oldu?
1)Kan gördüğümde yada bir insanın kesilip biçilmesinde ne kadar soğuk kanlı olabileceğimi gördüm ki baya soğuk kanlıyım:)Anlattığım insanlar anlattıklarımla dehşete düşerken ,bense o ameliyatı izlememeli ,o ameliyatı ben yapmalıydım diye aklımdan geçiriyordum.Belki gelecekte tıp okuyasım bile gelebilir:)
2)Geleceğim için planladığım iş için baya bir bilgi edindim fakat planladığım iş olmasa da edindiğim bilgiler lüzumsuz olmayan ,bundan sonra hayatımın neresinde kullanacağım ki dedirtmeyecek tarzdan bilgi.Yarı doktor sayılırım nasıl olsa:P:))
3)Hiç bir cerrahi müdahale gerçekten gerekmedikçe yapılmamalıdır.Estetik konusunda endişelerim arttı.Zira her ne kadar soğuk kanlı olsamda bıçak altında yatanların yerinde olmak istemem.Çok zor durumda kalmadıkça da ameliyat olamam artık sanırım.(Belirtmek isterim ki izlediğim hiç bir cerrahi müdahale başarısız değildi ve steril anlamda beklentimin üstünde müdahalelerdi ayrıca her ameliyat öncesi ve sonrası sayım yaparak hastanın içinde gazlı bez yada makas vb gibi ameliyat malzemesi kalmasını önlüyorlar.Umarım ameliyat olacakları bir nebze de olsa rahatlatmışımdır:))
4)Ameliyathaneler filmlerde izlediğimiz gibi bol stresli ,herkesin telaşlı olduğu ciddiyetin hat safhada olduğu yerler değilmiş.Aksine herkesin dikkatli işini yaparken şakalaşmayı elden bırakmadığı kısık müzik eşliğinde yapılan bir işmiş.Yani çoğu zaman relaxlar.Tabi bu benim izlediğim ameliyatları gerçekleştiren ekibin işini iyi bilen doktorlardan, yardımcılarından oluşmasından ve birbirleriyle olan uyumundan kaynaklanıyor olabilir:))Bu da sanırım anestezi görmeden önce hastayı rahatlatan bir durum olsa gerek.
5)İnsan vücudunun dış görünüşünü olumsuz etkilediği gibi iç görünüşünü de olumsuz etkileyen şey yağ zerrecikleriymiş.Ne damar ne kan nede kas yağ zerrecikleri kadar kötü gözükmüyor.Ayrıca ameliyatı zorlaştırıyor.Ameliyata girecek şişman hastalara önerim zayıflayın izleyicinin de bir göz zevki var:))
6)Bir de hiç bir mekanda çıplaklık bu kadar doğal karşılanmaz sanırım.Hastaların coğunu tedirgin eden bu durum aslında ameliyathanedeki hiç kimsenin takılmadığı bir unsur ve en kısa sürede üstünüz steril örtülerle örtülüyor(Hasta uyutulduktan sonra amelyathaneye getirildigi hastane kıyafeti üzerinden alınıyor).Sadece müdahalenin yapılacağı bölge açıkta bırakılıyor ve o saatten sonra masada yatan kişinin insan olduğu bile unutuluyor.
Şimdilik aklıma gelenler bunlar, aklıma geldikçe eklemeye devam edeceğim:))

11 Mart 2009 Çarşamba

Ruhumu doyurasım var:)


Offf offf içimde müthiş, bu zamana kadar hiç hissetmediğim kadar çok müzik dinleme isteği var ama kendi bilgisayarımdaki şarkılarımdan çok sıkıldım.Ankaramdaki bilgisayarımı özledim.Beynimde kardeş türküler,ince saz,leman sam ,levent yüksel,ruhi su,cem karaca,timur selçuk, ezginin günlüğü ve aklıma ismi gelmeyen n tane şarkıcı ve grup bağıra çağıra şarkılar söylüyor.Beynimin bir yanında farid farjad müzikleri yankılanırken diğer tarafında hızlı çerkez müzikleri yankılanıyor.Ruhum müziğe doymayacak gibi bir hissiyatla müzik dinlemek istiyorum ama dinleyemiyorum.Birde ismini,şarkılarını bilmediğim insanlar var onları dinlemek istiyorum.Bir tarafımın coşması, bir tarafımın dinginleşmesi lazım, bana müzik lazım.Bilgisayarımı açınca sonsuz listem olsun istiyorum, bu gün bunu dinlemek istemiyorum dediğimde n tane alternatif istiyorum.İstiyorum işte istiyorum...Eve gider gitmez bilgisayarımı açayım, beynimde yankılanan sesler evimin içinde yankılansın istiyorum.Bir sahne olsun istiyorum ,sahne yukarı çıksın istiyorum, arkadan müzik gelsin ışıklar olsun,orkestra çalsın şarkıcı söylesin ben elimde kahveyle dinleyim bu sırada diğer insanlarda zaman durduğu için donsun istiyorum:)))

9 Mart 2009 Pazartesi

Eğitim kampına alındım;)

Geçen hafta beklenen olay gerçekleşti ve bir süper kahraman oldum:)Hastane yeni programa geçti ve altı kat arasında Deniz hanım diyenin yanında buldum kendimi.Hemen yardım hizmeti verdim,yardım etmekle kalmayıp hayat kurtarmış bile olabilirim:)Şu iş yerinde böyle koşuşturduğumu gören olmadı daha önce.Bütün yorgunluğuna rağmen en zevkli haftaydı;)Bunun yanında birde düzenlemesini yapmam gereken bir hastane web sitesi var ki; sitenin düzenlenmesi değilde site de yer alması gereken yazıları doktorların elinden alması zorlu olacak gibime gelse de deneyeceğim, yılmayacağım.
Bu hafta sonu birde kursum başladı yani yine yeniden ingilizce...Hocam da değişmiş;pek bir heyecanlı, hızlı olan hocamı takip etmek beni zorlamakta.İngilizceye olan yoğun ilgimi de kaybetmekten korksam da bu sefer yenik düşmeyeceğim kadere:P
Birde bu aralar ara sıra uğramam gereken staj okulum var.Bunun yanında ünlü kalp ve damar cerrahından kalp nasıl çalışır konulu ders almaktayım ve bir kez daha ben niye doktor olamadım diye geçmiş zamana yanmaktayım.Yakında da daha anlayarak ve daha bilinçli olarak ameliyatlar izleyeceğim.Öncekilerin tadı damağımda kalmıştı zaten:D
Bir de departman başındaki amirim sayesinde sıkı bir rocker olabilirim.Ben ki hiç yabancı müzik dinlemezken Beatless dinler oldum.Pink Floyd'u hiç duymadığımı söylediğim de ise kınama cezası aldım ve şimdi The wall çalışmasının kitabını okuyorum sonrada cdsini izleyeceğim ve felsefesini anlayacağım.
Öğrenmem gerektiğini düşündüğünüz bir şey varsa şimdi söyleyin çekinmeyim zira öğrenmeye güdümlü bir yıl yaşamaktayım:)