20 Şubat 2009 Cuma

İntermediate Bir Okuyucuyum Fazla Zora Gelemem:))


Genelde referans almadan bir kitabı okumam.Referans noktam da genelde Derya Hocadır.Onun önerdiği hiç bir kitaptan bu güne kadar şikayetçi olduğumu bilmem yada bilmezdim .Taki koca tembeli okuyana kadar.
Ablam kitap için eğlenceli olduğunu söylemişti.Bir insanın evinde piton besleme macerasını anlatan bir kitaptı.Bende ablamın da okeyini almış kitabı aldım ,okudum ama bu sefer olmadı Derya hocam:))Benim kitapta beğenmedim nokta ise saçma sapan akıl yürütmeler, kitabın bütünlüğünü akıcılığını önleyen ağdalı anlatımlar var.Kitabın takibini zorlaştıran, hatta "ya ben okurken sanırım çok kafamı vermeden okudum, atladığım bir yer var yoksa bu ne alaka "dediğiniz ve başa dönüp okuyunca sizin suçunuz olmayan bir sürü anlatım var.Kısacası sıktı beni... Hiçte eğlenceli bulmadım bir pitonun evde beslenme hikayesini . Sanırım bu kitap benle ablam arasındaki farkı belirledi.Ablam iyi bir okuyucu ve ağdalı edebiyat bile seviyor , keyif alıyor.Bense orta karar bir okuyucu olarak ağdalı edebiyat sevmiyorum ,beni aşıyor:))

Kaçınızda Abhazya Bayraklı Atkı Var:))


Bu gün yine aynı saatlerde uyandım,aynı saatte evden çıktım ve yine aynı saatte işe geldim ,yine aynı kişilerle günaydınlaştım ,hatta yediklerimim bile aynı olduğu poğaça ve çaydan oluşan kahvaltımı yaptım.Her şey aynı iken bu günü farklı kılan olay gerçekleşti ve adıma kargo olduğunu söyleyen ev arkadaşım bana müjdeyi vermiş oldu.
Beklediğim bir kargoydu ama bu gün mü yarın mı,yani hangi gün geleceğini bilmiyordum.Ayrıca beni mutlu eden gönderilen hediyenin anlam ve önemiydi.Sanıyorum ki eşi ve benzeri başkasında olmayan Abhazya bayraklı ve üzerinde Abhazya yazan atkı benim için işlenmiş ve bana yollanmıştı:))Sorarım kaçınızın adına Abhazya bayrağı ile işlenmiş atkı var?Ben Mutlu olmayayım da kim olsun;)Düşünüp de emek verip bana bu kadar güzel bir hediye yollayan abhaz arkadaşıma da ayrıca çok teşekkür ediyorum:D

17 Şubat 2009 Salı

İtinayla Seçtim

Sayın takipçilerimin beni kınadığını duyar gibiyim.Blog yazmak ciddi bir iştir,zaman ayırmak gerekir ve düzenli yazı yazmak blog yazarlığını geliştirir.Bense biraz savsak bir blog yazıcısı olarak gözüksem de sanmayın ki gerçek bu ve tembelliğimden uzun süre yazmıyorum.

Uzun süredir yaşadığım şehrin de bana sunduğu avantajları kullanarak iyi bir sinema takipçiliği yapmaktayım.Bu zamana kadar gittiğim filmlerde izlenmeye değer bulduğum iki film var.Biri gerçek bir hikayeden yola çıkarak çekilmiş olan Sahtekar.Başrolde Angelina Jolie olan bir Clint Eastwood filmi:)

Bir diğeri de Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi.Oyuncusu Brad Pitt olan David Fincher filmi.Film gerçek olması mümkün olmayan bir olayı o kadar etkileyici anlatmış ki çoğu zaman izleyicide gerçekte de olabilirlik hissiyatı yaratıyor yani gerçek dışılık yadırganmıyor.
Bilenler bilirler ben sinemaya gitmekten pek hoşlanmam.Film izlemek keyif işidir. İstediğim zaman ara vermeliyim yada hic ara vermek istemiyorsam ara vermek zorunda olmamalıyım.Sonra çokta rahat olmayan bir koltukta değil de ,istediğim koltukta yada yatagımda uzanarak izlemeyi tercih ederim.Bir de nekadar sessiz olursa olsun kalabalıkla izlemeyi sevmem filmi.Evde ya da odamda yalnız olmayı da tercih ederim.Bu nedenledir ki; eğer gittiğim film bu olumsuzlukları gözardı edebilecek kadar güzel değilse ,verdiğim paraya ve harcadığım zamana acıyorsam ozaman biraz anlamsız bulurum sinemaya gitmeyi ve uzun süre ayak basasım gelmez sinema denilen mekanlara.
Bu iki filmden çıkarken deydi be dedim,hatta yüzümde memnuniyet bildiren gülümseme de vardı ,hatta ve hatta ee nezaman izlerim ki bu tatta film birdaha sinemada diye geçirmedim değil içimden:)İtinayla seçtim ve gidilmesini şiddetle öneririm:D(gitmezseniz döverim bak:P)